5. Secde

Secde sözlükte “itaat, teslimiyet ve tevazu içinde eğilmek, yere kapanmak, yüzü yere sürmek”anlamına gelir. Namazın her rekâtında belirli uzuvları yere veya yere bitişik bir mahalle koyarak iki defa yere kapanmak namazın rükünlerindendir. Allah Resûlü’nün (aleyhissalatü vesselâm) uygulamasına en uygun secde, yüz, eller, dizler ve ayak parmaklarının üzerine olmak üzere yedi uzuv üzerinde yapılanıdır.

Mümin, bütün bu manaları rükûda kalbinde duyduktan sonra, Rabb’inden gelen bir recâ (ümit) meltemi ile yeniden başını kaldırır ve yeniden O’nun rahmetine doğru nazar eder.

İşte kul, rükûdan tekrar doğrulurken bir inşirah hisseder sonra da, Cenab-ı Hakk’a karşı şükranın ifadesi olarak yüzünü yere koyup secdeye kapanır. Bu defa da, Efendimiz’in: “Kulun Rabbine en yakın olduğu zaman secde halidir. Öyle ise secdede iken çok dua edin”buyurduğu, Rabb’e en fazla yakın olma anını ihraz eder. Orada da üç defa: “Yüce Rabbim, (her çeşit kusurdan) münezzehtir.”demek suretiyle Rabbi tazimde bulunur. Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem); “Allah’a secde et ve yalnızca O’na yaklaş”(Alak, 96/19) emrine imtisal edip secde ediyor; bazen “Allah’ım! Büyük-küçük, evvel-âhir, gizli-açık bütün günahlarımı mağfiret buyur.”diyerek kendinden geçiyor; bazen de: “Allah’ım! Sana secde ettim, Sana inandım, Sana teslim oldum. Yüzüm de kendisini yaratıp şekillendiren, ona kulak, göz takan Yaratanına secde etmiştir. Yaratanların en güzeli olan Allah ne yücedir!”şeklinde dua ederek Rabbine karşı tazimat ve tekrimatını ifade ediyordu.

Hasılı mümin, yaptığı bu secde ile, tıpkı Efendimiz’in kulluğuyla yükselip miracda Rabbisiyle görüştüğü gibi, bir görüşme ve mülâkat için O’nun arkasında ihraz etmesi gereken yeri ihraz edecektir. O, namazını eda ederken, bu muallâ mevkii ihraz etme niyetiyle kılmalıdır. Rabbisinin kendisine yaptığı emir ve teklifi, yine Rabbinin kendisine vadettiği şeyi elde etmek için yapan mümin, namazın bütün erkânında tatlı bir zevk ve namütenahi bir lezzet duyacaktır. Zira bu vaadin arkasında rıza-yı ilahiyi elde etme, cemal-i ilahiyi müşahede vardır ve bu büyük vazifeyi eda ederken de, rehber olarak önde Peygamber Efendimiz vardır.

Yorum bırakın